Genel

Hayvanların Evcilleştirilmesi Nasıl Başladı ?

4.2/5 - (19 votes)

Evcilleştirmenin tarihi

Bazı hayvan türleri arasında vahşî dönemde bilinmeyen ve yavaş yavaş gelişen yeni ilişkilerin kurulmasını sağladı. Bununla birlikte bu ilişkilerin yoğunluğu, insan nüfusunun artması gibiçeşitli etkilerin sonucunda Cilalıtaş Devri’nde anî bir artış gösterdi.

Evcilleştirilmesi başarılmış türlerin sayısı, vahşî türlerin toplamıyla karşılaştırıldığında düşük kalır.

Evcil hayvanlarımızın vahşî atalarının tümü kesin olarak bilinmemektedir. Dahası, evcil bir türün coğrafî dağılım alanıçok genişse, birçok atası olduğu da düşünülebilir.İnsanlar maddî, estetik, oyunla ve hayvan sevgiyle ilgili ihtiyaçlarını karşılasınlar diye hayvanları köklü bir dönüşüme uğrattılar. Genellikle coğrafî yalıtılmışlıktan, değişinimlerden ve doğal, sonra da yapay ayıklanmadan kaynaklanan etkiler altında besiciler bütün türlerde karma veya çok özelleşmiş ırklar yarattılar.

Hayvan yetiştiriciliğinin insan toplumlarının evrimiüzerinde önemli sonuçları oldu. Bu alandakiçalışmalar insan toplumlarımn doğalçevre karşısındaki bağımsızlığını güçlendirdi, ama insanla hayvanlar arasında karşılıklı bağımlılık ilişkileri de yarattı: manzaralar, hayvanların varlığı ve ihtiyaçlar da göz önünde tutularak biçimlendirildi; hayvanların ekonomideki rolünü ve daha yakın dönemde insan topluluklarındaki haklarını belirlemek için, yasalar ve yönetmelikler çıkarılması gerekti, insanın evcilleştirme yoluyla hayvanlarla kurduğu ilişki zaman içinde gelişti.

Vahşîlikten evcilliğe

CİLALITAŞ DEVRİ’NDE BİRDENBİRE HIZLANAN EVCİLLEŞTİRME, GERÇEKTE AZ SAYIDA TÜRÜİLGİLENDİRİR VE BELLİÖZELLİKLERE UYAN HAYVANLAR SÖZ KONUSUDUR.

Vahşî hayvanlar doğal ortamlarındaözgürce hareket eder ve ürer. Evcil yaşamdaysa insan hayvanların yaşadığıçevreyi, beslenmelerini, üremelerini denetim altında tutar. Vahşîlikten evcilliğe geçiş, uzun süre, hızlı ve derin bir kopuş olarak kabul edildi. Bugünse genellikle bu geçişin yavaş yavaş, zamana yayılarak ve değişik biçimlerde gerçekleştiği düşünülmektedir. Mesela, avcı topluluklar muhtemelen yer değiştiren vahşî sürüleri izlemiş ve tercihan erkek hayvanları avlamışlardır. Yakalanan hayvanlar, bazı kabilelerde az veyaçok özgür bir yaşam sürmeye alışmıştır.

İnsanlarla hayvanlar arasındaki ilişkilerin yakınlaşmasında herhangi bir kopukluk saptanmamakla birlikte, Cilalıtaş devrinde insanın bazı hayvan türleri üzerindeki denetiminde belirgin bir güçlenme olduğu gözlenmektedir. Bu dönemden kalma arkeolojik siderde bulunanav hayvanlarına ait kemik kalıntılarının sayısında, evcil hayvanlarmkine oranla bir azalma görülür. Genç ve erkek hayvanlara ait kemiklerin oranı artarken, bu dönemden başlayarak, iskeleti (özellikle de koyunların boynuzlarını ve kuyruklarını) etkileyen dönüşümler de saptanmaktadır; söz konusu dönüşümler, evcilleştirmenin işaretleri olarak kabul edilmekte ve belli uygarlıklara atfedile bilmektedir.

Bazı uzmanlar bu evrimi insan nüfusunun artmasına bağlarlar; bu görüşe göre, av alanlarının daralması insanı beslenmek için hayvan ve bitki yetiştirmek zorunda bırakmıştır. Bazı bilim adamları da, yerleşik yaşama geçişin bazen tarım ve hayvancılıktanönce geldiğine ve birçok başka olayla birlikte evcilleştirmenin debilimsel bir olgunun sonucu olduğuna inanırlar. Evcilleştirilen hayvan türlerinin sayısı, vahşî kalmış türlerinkine oranla düşüktür. Ilıman kuşaktaki evcil hayvanlar sığır, koyun, keçi, domuz, at, eşek, köpek, kedi,tavşan, tavuk, kaz,ördek, hindi, güvercin, beçtavuğu ve kuğudan oluşur. Bunlara evcillikleri konusunda bazı kuşkularla arı ve ipekböceği, ılıman bölgeler dışındaysa rengeyiği, zebu, gayal, banteng, yak, manda, lama, alpaka,çift hörgüçlü deve, tek hörgüçlü deve ve kobay eklenebilir. Av hayvanları yetiştiriciliği, dahaçok bu hayvanları insana alıştırmaktan oluşur. Eski Mısır’da antilop ve gazali,çakal, sırtlan veçıtayı, Ortaçağ Avrupasızdaysa misk kedisini evcilleştirme girişimleri olmuştur.

Evcilleştirme için pek çok koşulun biraraya gelmesi gereklidir. Evcilleştirilmiş türlerin bazı ortaközellikler taşıdıkları görülür. Bu hayvanlar, erkeklerin dişilere egemen olduğu topluluklar halinde yaşar; dişiler kendi yavrularıyla birlikte başka yavrulan da beslemeyi kabul eder; yavrular erken gelişir ve büyük bir öğrenme yeteneğine sahiptir. Aynı zamanda bu hayvanlar uzun mesafelere kaçamayan, insan etkinlikleriyle fazla bozulmamış,çeşitliçevre ve beslenme koşullarına uyum sağlayan hayvanlardır;çoğu otçuldur. Son olarak, evcil yaşama uyum sağlayamayan bireylerin, her kuşakta,üremeden uzak tutulmuş olması da mümkündür.

Yorum Yaz