Köpekler

Köpeğinizi Tanıyor musunuz?

5/5 - (3 votes)

Köpekler efendilerine kendilerini sevdirmenin yolunu çok iyi bilirler. Birçok kimseler ise köpeklerine o kadar bağlıdırlar ki, onlara şuurlu veya şuursuz olarak insanca özellikler kondururlar. Bir hayvanın dimağının çalışmasıyla insanların muhakeme kabiliyeti arasındaki uçurumu unuturlar. Buna karşılık köpeklerin efendilerinden çok üstün oldukları noktaları da çok defa hesaba katmazlar.

Mesela, evinden çok uzakta olduğu zamanlar dahi, bir köpeğin yolunu bulmak için ne gibi bir metoda başvurduğunu biliyor muydunuz? Tıpkı vurulan bir hayvanı arayan av köpeği gibi gitgide genişleyen daireler çevirir ve bu ta ki bildiği bir bölgeye rastlayıncaya kadar devam eder. O zaman da yolunu bularak kendi kendine eve dönerler. Fakat bütün yolculukları evin bir odasından ötekine geçmek olan küçük köpekler, bunu katiyen başaramazlar. Buna karşılık evlerinden uzaklaşmak adetinde olan bazı köpeklerin yüzlerce kilometre yol aldıktan sonra bile döndükleri görülmüştür.

Köpekte en ziyade gelişmiş duygu koku alma duygusudur. Köpekler bir yiyeceği sırf kokusuna bakarak kabul veya reddederler. Bazı köpekler bu sebepten ötürü çiğ ete ellerini sürmezler. Buna karşılık, yeteri kadar yemeyen bir köpeğin etini sarımsak, tuz ve soğanla pişirerek hayvanın iştahını artırmak mümkündür. Birçok köpek meyveleri özellikle de limonu severler. Meyveleri ve çikolatayı sevmelerinin sebebi aynıdır; şekerin kokusundan hoşlanırlar. Fakat naneden, anasondan ve keskin kokulardan hoşlanmazlar.

Köpekler özellikle alkol kokusundan nefret ederler. Nefesi alkol kokan bir kimsenin sevgi gösterilerini de hoş karşılamazlar. Duman kokusu da köpeklerin burun delikleriyle sinirlerini tahriş eder. Ateşten korktuklarından ve duman ve ateş arasında bağlantı kurduklarından dolayı pipo,puro ve sigara kokusundan hiç hoşlanmazlar.

Gerçek bir av köpeği çok defa uçuş halindeki bir kuşun bile kokusunu alabilir. Erkek köpekler çiftleşme mevsimlerinde 800metre uzaktaki bir dişinin kokusunu alabilirler.

Köpeğin işitme duyusu da insanınkinden çok keskindir. Böylelikle, insanın duyamayacağı kadar yüksek frekanslı düdük veya mızıka sesleri köpekleri rahatsız eder. Köpekler aynı sebepten ötürü bağrışlardan ulumalardan nefret ederler. Şiddetli münakaşa hallerinde veya çocuklar oynarken fazla gürültü yaptıkları vakit, köpeği göz hapsinde bulundurmak doğru olur.
Köpekler bir fırtınanın yaklaştığını bizden çok önce farkederler. Öncü rüzgarlar kapılarla pencerelerin arasından süzülürken aşırı derecede tiz sesler çıkarır. Köpekler ise bizim duyamadığımız sesleri mükemmel bir şekilde farkederler.

Bir köpeğin her gün belli bir saatte okulun kapısına dikilerek küçük efendisini beklemesi de aynı şekilde izah edilebilir. Sınıflardan dışarı fırlayan çocukların tiz çığlıklarını 1500 metre uzaklıktan duyabildikleri tespit edilmiştir.

Köpekler renk körüdür. Işıkla gölgeyi siyahla beyazı birbirinden ayırt edebilmekle beraber, bir cismin rengini tanımlayamazlar.

Köpeklerin çeşitli emirlerin ses tonunu tanımakta hassas olmaları terbiyelerinde önemli bir rol oynar. Köpek Otur Kalk Getir gibi emirleri yerine getirirken çok kere bu kelimelerin ses tonuna itaat ederler.

Köpekler utanmasını da bilirler. Mesela tüyleri fazlaca kırpılan bazı köpeklerin utançlarından bir yatağın altına gizlendikleri ve tüyleri uzayana kadar ortalıkta görünmemeye çalıştıkları çok görülmüştür.

Köpekler aşık da olabilirler. Bir İrlanda seteri bir mahalle köpeğine aşık olmuş, kendisinden yavruları da olan bu dişi köpeği bir türlü unutamıyor, bir dişi seterle evlenmesini isteyen sahibine karşı koyuyordu. Alınan bütün tedbirlere rağmen bulduğu her fırsatta mahalle köpeğine dönen bu İrlanda seteri ölümüne kadar başka bir köpekle çiftleşmedi.

Çocuklarının doğumundan önce köpekleri olan çiftler, köpeklerin çok kıskanç olduklarını iyi bilirler.

Köpeklerin kendi cinsinden köpeklerle mi daha iyi anlaşabildiği en çok sorulan sorular arasındadır. Buna verilecek cevap hayırdır. Uzun vücutlu ve kısacık bacakları olan minik bir köpekle, koskoca bir Dauna’nın bazen iki Dauna’dan daha iyi arkadaş oldukları görülmektedir. Köpekler de arkadaşlarını tıpkı bizim gibi sempati duydukları soydaşları arasından seçerler. Havlamaları tanımayı da bilirler. Arkadaşlarıyla yabancı köpeklerin havlamalarını birbirinden ayırt edebilirler.

Köpekler insanı köpeklere tercih etseler de bunun sebebi başkadır. İnsanların yanında buldukları rahatı ve güvenliği diğer köpeklerin yanında bulamayacaklarını iyi bilirler.
Efendileri ölen birçok köpeğin büyük bir üzüntü gösterdikleri görülmektedir. Fakat bu biraz da alıştığı bir kimseyi kaybetmekten ileri gelmektedir.

İnsanların bazı hastalıklarına köpeklerde de rastlanabilir. Mesela köpekler kanser olabilirler. Dişilerde memelerde, erkek köpeklerde ise cinsiyet organlarında tümör oluşumu çok sık görülür. Fakat bunlar çoğu zaman kötü huylu değildir. Bunun yanında hem erkek hem de dişi köpeklerde akciğer kanserine rastlanır. Dişi köpeklerde kanserin gelişmesi çiftleşme döneminden sonra yavaşlar. Hatta kısırlaştırılan köpeklerde hastalığın kısa sürede durduğu tespit edilmiştir.

Çürük bir diş bir köpeğe acı verse de köpekler acıya insanlar kadar duyarlı değillerdir.
Köpeklerin ruhsal hastalıklara tutuldukları da görülmüştür. Bütün vücudu titremeler ve ürpertilerle sarsılan, kusma ve ishal gibi belirtiler gösteren ateşi de 39,5’a yükselen bir köpek efendisi seyahatten döner dönmez iyileşmiştir.

Köpeklerin kendilerine has kişiliği vardır. Tıpkı insanlarda olduğu gibi onlarda da arkadaş canlısı olma, zeki olma, efendi tabiatlı veya serseri ruhlu olma gibi özelliklere rastlanır.

Köpeklerin ömür süresi cinsine göre değişir. Fakat genel olarak bir köpek ne kadar ufaksa o kadar uzun yaşar. Mesela Dauna’ların ortalama ömürleri 6 yıl iken küçük bir tür olan Meksika çihuahua’larının 15 16 yaşına kadar yaşadıkları görülmüştür.

 

Bu yazı Süleyman Kaplan anısına yayınlanmıştır.

Yorum Yaz